Belçika’nın, Türkiye’nin yüzde 4’ünden küçük yüz ölçümü ve yüzde 14’ünden az nüfusuyla gerçekleştirdiği teknolojik gelişimi, gücünü bu teknolojiden alan yüksek katma değerli ihracat yapısını, 400 milyar doları aşan ihracatını, kırk bin doları aşan kişi başı milli gelirini yetkili ağızlardan dinlemek ülkemizin teknoloji ve ihracat vizyonunu değerlendirmek bakımından yol göstericiydi.
Teknoloji, insanın bilgi ve organizasyon kullanımı yoluyla, belirli amaçlara yönelik olarak teknikleri ve objeleri oluşturduğu sistemdir.
Bu anlamda teknoloji, objelerin dışında yalnızca spesifik teknikleri değil bir organizasyonu ve bilgileri de kapsar.
Teknoloji, kapsadığı bilgi ve organizasyon yönüyle ele alındığında objeleri oluşturma işlemleri sırasında geliştirilen tekniklerin yanısıra, bu işlemlerde yer alan insanların, kullanılan ve geliştirilen bilginin, araştırma alt yapısının ve sistematik araştırma ilişkilerinin de önemi ortaya çıkar.
Farklı teknoparklardan katılan yöneticilerle birlikte gerçekleştirilen Belçika gezisinde bir yönüyle geleceğin teknolojilerinin yaşayan tarihini, bu tarihin nasıl yaygın bir sistematik bilimsel çabayla oluşturulduğunu görmüş olduk.
Belçika Flanders iş gezisi TÜBİTAK MARTEK yöneticilerinin, Belçika konsolosluğu uzmanlarından Ezgi Çeri ile başlattıkları bir iş birliği programı çerçevesinde gerçekleşti.
İlk gün…
Programın ilk toplantısı Flanders Bölgesi’nin endüstriyel kapasitesinin ve bunu destekleyen bilimsel araştırmalar sistematiğinin tanıtımına yönelikti.
Belçika’nın, Türkiye’nin yüzde 4’ünden küçük yüz ölçümü ve yüzde 14’ünden az nüfusuyla gerçekleştirdiği teknolojik gelişimi, gücünü bu teknolojiden alan yüksek katma değerli ihracat yapısını, 400 milyar doları aşan ihracatını, kırk bin doları aşan kişi başı milli gelirini yetkili ağızlardan dinlemek ülkemizin teknoloji ve ihracat vizyonunu değerlendirmek bakımından yol göstericiydi.
Flanders sırasıyla medikal, ulaşım araçları ve yan sanayi, makine, mineraller, plastik, temel metaller, gıda gibi sektörlerde ihracat yapan bir endüstriyel bölge. İhracat sıralamasında dünya on beşincisi. Bölgedeki dört büyük bilimsel araştırma enstitüsü IMEC, VIB, Flanders Make ve VITO.
İlk gün öğleden sonra “Flanders MAKE” sunumunu dinleyerek, Belçika’nın yüksek teknolojili endüstriyel bölgesi Flanders’i tanıdık. Çalışmalarına ilişkin bilgi aldığımız Flanders MAKE Enstitüsü‘ndeki 300 araştırmacı teknoloji, üretim ve ilişkili proseslerde çalışıyor.
İlk gün çalışmalarına ilişkin bir sunum yoluyla bilgi aldığımız diğer büyük enstitü VİTO. Bu, dünyanın en büyük çok disiplinli araştırma merkezinde 750 uzman araştırmacı enerji, malzeme ve çevre alanlarında uluslararası çalışmalar yürütüyor.
Flanders MAKE sunumuna katılımdan sonra Brüksel’deki Türk Büyükelçiliği’ni ziyaret ederek Büyükelçimiz Levent Gümrükçü’den tamamlayıcı diğer bilgileri aldık.
Yalnız Belçika’da değil Avrupa’nın da başkentindeydik.
Bu vesileyle Avrupa Birliği Ar-Ge fonlarına Türkiye olarak sağladığımız parasal katkıyı bile karşılayacak proje desteği alamadığımızı, onaylanan ve hibe almaya hak kazanan AB projelerimizin tutarının, hibe sağlayan fonlara ülke olarak sağladığımız parasal katkının çok çok altında olduğunu sayın büyükelçiden bir kez daha dinlemiş olduk.
İkinci gün…
İkinci günün sabahı nano teknoloji alanlarında uzman IMEC Enstitüsü‘nün sunumuna katıldık. Bu enstitüde 3500 uluslararası araştırmacı mikro ve nano teknoloji alanlarında ve dijital teknolojilerde çalışıyor. Enstitü mobil teknoloji çalışmalarıyla SAMSUNG gibi mobil iletişim devlerine hizmet veriyor. İnanılmaz büyüklükteki nano teknoloji labarotuvarlarında on milyonlarca euro değerinde, devasa büyüklükte test cihazları bulunduruyorlar. Kalın camlar arkasındaki laboratuvarları, ayaklarımızda galoşlarla ve fotoğraf çekme izni alamadan gezdik. Temiz oda kavramından ne anlaşıldığını ve alınan yüksek güvenlik önlemlerini yakından görmüş olduk. Sunumlar son derece sıcak ve iletişime açık bir ortamda yapıldı.
IMEC, sanayicilerimizle ve akademisyenlerimizle her türlü iletişim iş birliğine açık. Yetkililerin iletişim bilgilerini ve bize yardımcı olacak bir Türk uzmanın kartvizitini aldık ve olası iş birliklerinde bir araya gelmek üzere sözleştik.
IMEC’in uzmanlaştığı diğer çalışma alanları şunlar:
Akıllı mobilite, akıllı endüstri, akıllı enerji, akıllı şehirler, akıllı eğitim… Ayrıca güneş panelleri gibi davranan cam teknolojisi oldukça ilgimizi çekti.
İkinci günün son ziyaretini 60 farklı ülkeden 1470 araştırmacının çalıştığı VIB Enstitüsü‘ne yaptık. Bu Enstitü’nün öncelikli konuları bioteknoloji ve sağlık bilimleri.
Üçüncü gün…
Üçüncü gün yüksek teknolojili cihazlarıyla bizleri büyüleyen Health House Enstitüsü‘nü ve Flanders Bio Kümesi‘ni ziyaret ettik.
Health House’de insan vücudunu scan ederek kesitleri gösteren ve olası hastalıkların araştırılması imkanını sağlayan cihaz olağanüstü etkileyiciydi. Üniversitelerimizin ilgili araştırma birimlerinin böyle bir cihaza sahip olmasının tıp eğitiminde ciddi mesafeler alınmasına katkı sağlayacağını düşünmeden edemedik.
Bir diğer cihazla vücudumuzdaki mikro organizmaların sayısını öğrendik ve yorumlayamadığımız pek çok sayısal veriyi ekrandan izledik.
Health House, tıp konusundaki teknolojik yatırımları, araştırma alt yapısı ve modern cihazlarıyla iş birliği yapabilme açısından davetkar bir kurum.
Flanders Bio bir küme. Küme dediğimizde pek çok firmayı ve kurumu kapsayan, içinde yoğun bağlantıların olduğu bir oluşumu anlıyoruz. Burada da izlediklerimize uygun olarak küme ile yığını ayıran temel unsur, biri bağlantı odaklıyken diğerinin bağlantısız firma ve kurumlardan oluşması. Burada kümenin bir yönetim kurulunun, profesyonel yönetici ve danışmanlarının olması dikkatimizi çekti. Türkiye de küme dediğimizde karşımıza dernek yapısında oluşumlar çıkarken, Flanders Bio içindeki sayıları 300’e ulaşan firma birlikte gerçek bir etkileşim ortamı ve kurumsal bir yapı oluşturmuş durumdalar.
Sonuç…
Bu noktada öncelikle vurgulamak isterim ki, dünyada 10 bin gerçek anlamda kurumsal küme varken, bu sayı Avrupa’da 2 bin civarında iken Türkiye’de henüz istatistiklere girmiş bir kümeden söz edemiyoruz.
Dört büyük enstitüyü ziyaret ettiğimiz gezi Belçika görevlilerinin ve enstitü yetkililerinin yoğun katılımı ve ilgisiyle çok verimli geçti. Bir yandan ülkemizin Ar-Ge vizyonuna katkı sağlamak üzere teknolojik yenilikler, yöntem ve uygulama farklılıklarıyla tanıştık, diğer yandan Flanders Bölgesi’ndeki yetkililerle iş birliğine yönelik girişimleri başlatmış olduk.
Belçika gezisi bizlere uluslararasılaşmanın önemini ve bunun teknoparklar için ne kadar öncelikli bir konu olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu.