
Melek yatırımcılık, ülkelerin ekonomik kalkınmasında önemi bir payeye sahip olan girişimcilik faaliyetlerinin desteklenmesi ve yaratıcı girişimci fikirlere finansmanın sağlanması kapsamında karşımıza çıkan önemli bir kavram. Peki melek yatırımcılık neden önemlidir, dünyada ve ülkemizde melek yatırımcılık ve start-up’lar ne konumda, gelecekte bizi neler bekliyor… TÜRKKEP A.Ş. Kurucu Ortak/Yatırımcı İlişkileri & TRANGELS Kurucu Ortak/Lider Melek Yatırımcı’sı Hüseyin Karayağız GasteArge’ye anlattı...
Melek yatırım ve melek yatırımcı kavramlarını açıklar mısınız?
Melek yatırım kavramının temeli yatırımdan geliyor. Melek kavramı bunun sadece bir sos kısmı. Tabii ki melek yatırımcıların ana hedefi finansal kazanç sağlamak. Melek kelimesi burada finansal kazanç amacı dışındaki hedefleri ve çıkarları da vurguluyor. Bu hedeflere, yeni bir projeye ilk yatırım yapmaya duyulan heyecan, bir işi ülkemizde veya dünyada ilk yapan olma, çevreye katkısı olduğu düşünülen bir projeye yatırım yapmak örnek verilebilir. Bu nedenle bir yatırımdan para, kar dışında başka beklentileri, hedefleri olan yatırımcılara biz melek yatırımcı diyoruz. Bu durum sektör bazlı da olabilir. Örneğin, sağlık sektöründe eksiklik gören biri bu alana yatırım yaparak ve destek vererek de melek yatırımcı olabilir. Melek yatırımcılık kavramı geniş bir kavram ve birçok alana yayılabilir.
Girişim ve start-up arasındaki fark nedir?
Girişimler, bir girişimcinin Türkiye’de ve dünyada satılabilmesi iddiasıyla fırsat olarak gördüğü alanlarla ilgili proje geliştirilmesi olarak ifade edilebilir. Her türlü girişim ilk aşama, çekirdek aşama, erken aşama, melek yatırım aşaması ve orta aşama, ileri aşama diye adlandırılan aşamalardan oluşur. Girişimler aslında temelde start-up bakış açısından farklı değildir. Peki start-up’taki temel fark nedir? Bu konuda basit bir özet yapacak olursak; start-up’lar bugünün değil geleceğin problemlerine yöneliktir. Önümüzdeki 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonraki fırsatları görüp o zamanın ihtiyaçları ve isteklerinin ön görülmesiyle yapılan girişimleri start-up olarak adlandırıyoruz. Start-up’ların gelecekteki pazarlara ürün sağlama ya da gelecekteki temel problemleri çözen bir hedefi vardır. Girişimler bugünkü pazarda bir fırsat görürler ve ürün satmaya başlarlar ve bunu çoğaltarak ilerlemeye çalışırlar ama bir yerden sonra bunlar standart bir yapıya dönüşürlerse fazla ömürleri kalmaz. Start-up’lar ise bunun tam tersi olarak, 5 sene sonraki niş bir ihtiyacı çözüyorsa, o zaman büyümeye ve kazanmaya başlıyor.
Melek yatırım, tohum yatırım neden önemli?
Melek yatırımcının kendisi de aslında farklı alanlardaki projelerin genişlemesini büyümesini isteyen kişilerdir. Böylece girişimci de start-up da yatırımcı ile bir araya geldiği zaman fikir ve finansman gücü varsa ilk tohumu ekip, burada ilk 6 ay 1 sene içinde şirketin kurulmasını sağlayıp, personel alma dönemi başlamış oluyor. Tam da bu dönemde melek yatırımcının gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Melek yatırımcıların bir grubu sadece finansman gücü desteğiyle kalmayıp, kendi iş çevresini girişimciyle tanıştırırsa, aynı zamanda kendisi de ürünü müşteri olarak kullanmaya başlarsa ve mentör koçluk yaparsa start-up’a gereken desteği tam olarak vermiş oluyor.
Bu aşamada lider melek yatırımcılık kavramından da bahsetmek istiyorum. Ben lider melek yatırımcılığı bir meslek olarak görüyorum ve çevremdeki bütün beyaz yakalılara da mentör melek yatırımcılığın yanında lider melek yatırımcılığı öneriyorum. Lider melek yatırımcılık sayesinde girişimleri sürükleme, çekme, iteleme şansı doğuyor. Bu da girişimin büyümesine, gelişmesine daha çok imkân sağlıyor.
Melek yatırımı fonlar kapsamında da değerlendirecek olursam, melek yatırımcılık hibeler, teşvikler gibi başlangıç fon grubunda sayılıyor. Bir girişim eğer start-up olarak başlayıp, exit edilecek seviyeye gelinceye kadar temelde minimum 4-5 tane yatırım turunu tamamlamış olması gerekiyor. Melek yatırım da girişimi tohumdan destekleyip, bir fidan olarak ayağa kaldırdığı için bunlar arasında en önemlisi. Bu nedenle değeri çok büyük.
Dünyada ve Türkiye’de start-up’lar, girişimler nasıl başladı ve nasıl ilerliyor?
Bu Türkiye için önemli bir soru. Çünkü start-upların başarısının dünyadan örneklerini gören gençler genelde girişimin o gün başarılı olduğuna dair bir yanılgıya giriyorlar. Hayır, bu büyük bir tuzak. Türkiye’den çıkanlar da olmakla birlikte dünyadaki bütün başarılı girişimcilerin başarılı oldukları ve tanındıkları kısım bu işin son sahnesi.
Girişimlerin ilk başladıkları halleri ile başarılı oldukları halleri arasında çok büyük fark var. Girişimler fikirden, ilk başladığı üründen başka bir yere dönüşerek başarılı oluyor. Bu bütün girişimcilere altın bir öğüt olsun. Türkiye’de başarılı girişimlerin hepsi en az 10 yıllık geçmişe sahip. Google, Facebook, Twitter gibi projelerin hepsinin sizin kullanımınızdan önce en az 5 senelik bir geçmişleri var.
Amerika bu işin ilk başlanıldığı yer olarak düşülse de Amerika’daki başlama sekli ile Türkiye’deki veya dünyadaki başlama şekli temelde aynı. Amerika, ekonomik sistem olarak bunun yeni bir finans ve yeni bir beyin göçü kaynağı olduğunu anladığı için bunu çok akıllıca yönetti. Finansmanın bol olduğu yere tabii ki fikirlerin gideceğini düşünmek gerekiyor. Eğer siz finansal stabilite ve yatırımcının güvenilirliğini sağlarsanız bu iklimde hem yatırımcı hem girişimci büyüyor. Silikon Vadisi’nin başarısı da bu kadar basit. Yatırım ortamının, ekonomik ortamın stabil olması, güvende olması çok kritik. Türkiye’de bu konuda gelişiyor. Son bir yılda duyduğumuz gibi oyun yazan girişimler, daha derin teknoloji, tarım, sağlık, yapay zeka gibi girişimler ilerleyen süreçte de Türkiye’den çıkmaya devam edecek.
Yatırımcılar, yatırım yaparken nelere dikkat ediyor ?
Şu an buna ihtiyaç var diye düşünmekle, gelecekte nelerin ihtiyaç olacağını düşünmek yani yeni dünya ihtiyaçlarını anlamak farklı şeyler. Yeni dünyada değişimleri anlayan kişiler başarılı oluyor. Yatırımcılar yeni dünyaya ayak uyduracak girişimlere yatırım yapmayı tercih ediyorlar. Hem girişimin ne çözdüğü, hem de girişimcinin kendisi önemli. Biz de TRANGELS olarak girişimden ziyade girişimcinin kendisine yatırım yapıyoruz. İnsan, burada çok değerli. Bir fikri beğendikten sonra girişimci ile oturup detaylı bir çalışma yapıyoruz, girişimciyi tanıyoruz, analiz ediyoruz ve girişimcinin bizi dinlediğini yatırımlara ikna oluyoruz. Sabit fikirli girişimciye yatırım yapmıyoruz.
Melek yatırımcılık Türkiye ve bölgemizdeki ülkeler için önemli. Bölgemizdeki diğer ülkelerden, ülkemize aslında yatırım yapmak isteyen melek yatırımcılar çıkabiliyor. Türkiye böyle bir bölgenin merkezi olabilir. O yüzden buna dikkat etmek ve önemsemek lazım. Bu fırsatı kaçırmamak gerekli. Son dönemlerde pek çok melek yatırım ağı veya HD intubation ağlar kuruldu. Kurumsal yatırım ağlarının ve girişim sermaye fonlarının sayısı hızla artıyor. Türkiye’de son 2 yılda 150’den fazla fon kuruldu. Bu yepyeni bir ekonomik sistem. Bu ekonomik sistem, bir taraftan girişimcilerin girdiği, diğer taraftan start-up’ların çıktığı büyük bir ekosisteme dönerse ve gerekli iş birlikleri sağlanırsa Türkiye, bölgemiz için iyi bir örnek olabilir.
Girişimcilere ve yatırımcılara önerilerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Türkiye’de herkes yatırımcıların fazla olduğunu düşünse de aslında durum bunun tam tersi. Türkiye’de girişimci çok fazla ama yatırımcı az. Özellikle de melek yatırımcı kavramını bilmiyor insanlar. İş sahipleri bu konuya para odaklı bakıyorlar. Ama aslında bu bakış açısı günümüze uymuyor. Eskiden “para iş yapar” fikri değere çevrilir zannediliyordu ancak artık fikir ve aksiyon almak daha önemli. Bunun anlaşılması için birinci önerimiz yatırımcı geliştirme merkezleri. Bu merkezlerin çoğalması gerekli. Böylece yatırımcılar bu merkezlerde bir araya gelip bilgi paylaşmalı ve melek yatırıma yönelmeliler. Yatırımcılar küçük projelere %1-2 yatırımla 10 bin dolar gibi yatırımları çok küçük görüyorlar. Genellikle %30-50-70 hisseli işleri melek yatırım zannediyorlar. Bir girişimin ihtiyacı 100 bin dolarsa bunu vermek yerine 500 bin vereyim işi bitireyim modundalar. Ancak bu girişimciyi öldüren, girişimcinin hevesini kıran bir durum ve yatırımcılar maalesef bunun farkında değiller. Bu nedenle özellikle Türkiye açısından yatırımcıları geliştirmek çok kritik bir nokta.
Bir de çok önemli olan ama zor anlaşılan bir konu olmayan “multivercity” kavramından bahsetmek istiyorum. Bu kavram üniversite kavramının yeni dünyadaki adı. Üniversiteyle birlikte insanlar tek boyutlu bir bakış açısı, bir meslek kazanıyorlar ve bu nedenle tek bir boyutun belirlediği sınırlar içerisinde kalıyorlar. Yeni dünya artık bunu istemiyor. çünkü yeni gençlik internetten istediği yere bağlanıp istediği kursu alıp, sağlık, yapay zeka, tarım, big data, blockchain’den tutun coin’lere kadar gece günüz internetten bilgi edinebiliyorlar.
Bir çok genç aslında multivercity kavramına hakim ama yapıp yapamayacaklarını bilmiyor. İşte bu noktada star-uplar bir merkez niteliği taşıyor. Girişimçilere diyoruz ki: üniversiteye gidin ama sadece sevdiğiniz bölümde okuyun. Bununla birlikte de start-up’lara ister ortak, ister kurucu, ister danışman, ister çalışan olarak girin ve 4 sene boyunca farklı alanlarda, farklı girişimlerde yer alıp mezun olun.
Yatırımcılar için de önerimiz yaşları kaç olursa olsun önlerindeki maksimum 4 sene boyunca hem melek yatırımcılık, hem mentör koçluk, hem de lider melek yatırımcılık yapıp, 4 sene sonunda multivercity’den mezun olmaları. Bir girişimine para verip bu girişimin takipçisi olurlarsa aslında kendilerine de yatırım yapmış ve birçok şeyi öğrenmiş olacaklar.
Yatırımcılardan devam edersek, bir yatırımın ideolojik kapsamları da olmalı. Melek yatırıma finansal bir yatırım gözüyle bakıyorsanız burada problem var demektir. “Neye, ne kadar yatırım yapıyor um?” sorusu yanlış; “Neye, niçin yatırım yapıyorum?” sorusunu sormanız lazım.
Tekrar girişimcilere dönersek çok basit ama çok temel önerimiz var; Sabit fikirli olmayın. Girişimci, yatırımcıyı dinlerken eğer yatırımcının ve müşterinin kendisini anlamadığını düşünüyorsa “ben neden anlatamıyorum sorusunu” sorması lazım. Kendisine bunu soran girişimci çok kıymetli.
Bir diğer konu da girişimcinin çıkar yönetimi. Türkiye’de çıkar yönetimi yapabilen girişimci çok az. Bu nedenle ortak çıkarlar veya farklı çıkarlar konusunda hem girişimcinin hem de melek yatırımcılık sürecinin iyi yönetilmesi gerekiyor.
Girişimcinin ve özellikle Türkiye’deki girişimcinin müşteri odaklı ürün bakış açısını fark etmesi lazım. Ürününüzü müşterinin isteğine göre değiştirebiliyorsanız, böylece pazarın ihtiyacı olan ürünü doğru zamanda verebiliyorsanız bu şirketiniz için çok önemli.
Teknolojik dijital gelişimlerin girişimcilik ve start-up dünyasına etkilerinden bahsedebilir misiniz?
Demin de bahsettiğimiz gibi teknolojiyle yeni neslin tüketim alışkanlıkları ve bakış açıları değişiyor. Teknolojik gelişmeler insanlara sanal ortamlarda oyun oynama, film izleme, sosyalleşme ortamı, bir medya içeriği sağlıyor. Bu nedenle yeni gençlik, dünyadaki fiziksel sınırların ve fiziksel dar bakışların çok farkında değiller. Bu da aslında dijital dönüşüm ve teknoloji temelli yeni bir pazar oluşturuyor. Yeni dünyanın alt yapıları, yeni gençlerin ihtiyaçlarına göre şekilleniyor.
Yeni dünya, yeni gençlik bir ürünü satın almak değil, kullandıkça ödemek istiyor. Bununla birlikte elektrik, su gibi ihtiyaçları kendim üretebiliyorsam bundan para kazanırım diye de düşünüyor. Bütün dünyanın isteği artık evden çıkmadan bütün süreçleri elektronik kimlikle yönetmek ve önümüzdeki 5-10 yıl içinde buna hazırlanan girişimler çok hızlı büyüyecek.
İnternetle birlikte şebekeler üzerinde bilginin üretilmesi, yapılandırılması, başka yere gönderilebilmesi ile yepyeni elektronik alt yapılar oluşturdu. Benzer şekilde bilginin şebekesi, gıdanın, elektriğin, atıkların şebekesi gibi katman katman yeni internetler yani şebekeler geliyor. Bu endüstrilerin hepsinin kendini yeni şebekelere göre ayarlaması gerekliliği demek. Önümüzdeki 10 yılda internet dünyasının değiştirdiği fiziksel dünyanın değişimiyle bütün iş yapış şekilleri de değişecek.
İnternet dağıtık ama dağınık olmayan bir mimari sunuyor. İnternetin ucundaki bütün insanlar merkezi bir yerde oturup veri üretmezler. Uygulamalar dağıtık bir şekilde dünyanın her yerindedir. Bu yapı demin de bahsettiğim şebekeler konusunda değişik bakış açısı yaratacak. Dağıtık mimari bundan sonra hayatımızın bir parçası.
Gelecekte bizi nelerin beklediği aslında gözümüzün önünde duruyor. Amerika’daki büyük yatırımcıların girişimleri gelecekteki dünya için hazırlıkların göstergesi. Günümüzde Mars’ta yaşam diye bizlere gösterilen şey gelecekteki yaşamımız için bir ipucu. Yenilenebilir enerji, gıda üretimi, dikey ve yatay tarım gibi Mars’ta yaşam için sunulan alt yapılar gelecekteki yeni dünyanın alt yapısı. Kendi kendine yeten birey, ev, şehir ülke olmak üzere yatırımlarımızı geliştirildiği Mars’taki yaşam tablosu gelecekteki yeni dünyanın göstergesi. Bu nedenle gelecekte bu ihtiyaçlara yönelen girişimler kazanacak.
Pandemi sürecinin yatırımlar ve start-up’lar üzerindeki etkisi ne oldu?
Pandemi süreci ile birlikte insanların hem yaşam hem de iş yapma şekilleri değişti. Hizmet sunulan koca koca binalar demin bahsettiğimiz dağınık mimariye doğru dönüşmeye başladı. Artık herkes internet sayesinde evinde çalışabiliyor. İş yerinde yan odaya mail atan çalışanlar, şimdi bunu evden yapıyor. Gördüğünüz üzere aslında süreç aynı işliyor. Buradan hareketle pandemi ile birlikte dünyadaki teknolojilerin gelişimi ve dağınık mimari kavramı gözle görünür hale geldi. Pandemi bizlerin 5 sene sonra olacak dediğimiz bütün girişimleri ve start-up’ları hızlandırdı. Mars’ta yaşamakla kendi kendine yeten bir ortamda yaşamak arasında bir fark olmadığını bizlere gösterdi. Bundan sonraki süreç için sağlık girişimleri, sağlık alt yapısı girişimleri, biyoteknoloji, enerji tasarrufu ve üretimi, su tasarrufu, gıda üretimi çok önemli ve kritik bir noktaya geldi. Bütün bu süreçlerin hepsi de mümkün olduğunca otonom ve öğrenen bir yapıya doğru ilerleyecek. Türkiye’deki gençlik bu konuda büyük potansiyele sahip. Pek çok yatırımcımız ve yatırım gücümüz var.